Av. Erdem Akyüz, “Yüzüncü yılında 19 Mayıs”ı anlattı
İnebolu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, 19 Mayıs’ın yüzüncü yılına yaklaşık 3
ay kala düzenlediği etkinlikte, Atatürk’ün Samsun’a çıkışını ve kurtuluş
mücadelesini anlattı.
İnebolu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, bu sene yüzüncü yılı
kutlanacak olan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını geçtiğimiz
günlerde düzenlediği “Yüzüncü Yılında 19 Mayıs” konulu söyleşiyle kutladı.
Dernek çatısında, 19 Mayıs’ın yüzüncü yılına yaklaşık 3 ay kala, ‘Cumartesi
Sohbetleri’ başlığı altında gerçekleştirilen etkinliğe, konuşmacı olarak Hukukun
Egemenliği Derneği Başkanı Avukat Erdem Akyüz katıldı.
İnebolu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanının ve üyelerinin yer aldığı
söyleşide, Av. Erdem Akyüz, 19 Mayıs’ın önemine değinerek, 19 Mayıs’ın nasıl
“Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olduğunu anlattı.
19 Mayıs’ın yüzüncü yılında Atatürk’ü ve tüm silah arkadaşlarını saygı ile
anıyoruz
Av. Erdem Akyüz’ün konuşmasından önce açıklama yapan İnebolu Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği Başkanı Lütfi Kerim Daşcı, “Bu yıl Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün kurtuluş mücadelesini başlattığı 19 Mayıs’ın 100. Yılını
kutlayacağız” diyerek, yüzüncü yılında 19 Mayıs’ı kutlayan ilk sivil toplum
örgütü olmaktan mutluluk duyduklarını söyledi.
Daşcı, 19 Mayıs’ın yüzüncü yılında; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah
arkadaşlarını, tüm gazileri ve şehitleri saygıyla andığını sözlerine ekledi.
19 Mayıs 1919 öncesi, Türkiye virane haldeydi
Etkinliğe konuşmacı olarak katılan Av. Erdem Akyüz, sözlerine 19 Mayıs 1919 günü
öncesi Türkiye’nin genel durumunu özetleyerek başladı.
Akyüz, 19 Mayıs 1919 öncesi Türkiye’nin Balkan ve Birinci Dünya Savaşından
çıkmış, yoksul bir ülke tablosu içinde olduğunu söyleyerek, “O zamanın ülkesi,
savaşlarda 3 milyon şehit vermiş ve çok sayıda gazisi olan bir ülkeydi. Halkın
mısır ve süpürge tohumundan yapılan ekmekten başka gıdası yoktu. Bu koşullarda
Türkiye’nin nüfusu 11 milyondu. Ve bu 11 milyon nüfusun yüzde 80’i köylerde
yaşıyordu. Okuma-yazma oranı yüzde 9’du, felaketti. Özellikle kadınlarda bu oran
çok düşüktü” dedi.
Akyüz, 1919 öncesi Türkiye’nin görünümünün ‘virane’ olduğundan söz ederek, şöyle
konuştu: “Türkiye o dönemlerde bunca açlık, sefalet, okuma-yazma oranının
düşüklüğü içerisinde, dört bir yanı işgal kuvvetleri tarafından esir alınmış
haldeydi.”
Bugün özgürce yaşayabiliyorsak bu 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Atatürk
sayesindedir
1919 öncesini ve bugünü karşılaştıran Av. Akyüz, bugün Türkiye’de insanların
esaret altında olmamasının, özgürce yaşayabilmesinin ve özellikle kadınlardaki
okuma-yazma oranının artmasının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal
Atatürk’ün eseri olduğunu söyledi.
Atatürk’ün Samsun’a çıkışı, tarihin beklenmedik bir sürpriziydi
Av, Akyüz, Atatürk’ün kurtuluş mücadelesini neden diğer illerde değil de
Samsun’da başlattığını ise, şu sözlerle anlattı:
“Atatürk, eğer Samsun’a gitmeseydi de yurdun başka bir köşesine gidip direniş
hareketini başlatacaktı. Ama tarih bize çok güzel bir sürpriz yaptı. Beklenmedik
bir sürpriz…O sürpriz de şuydu; İstanbul başta olmak üzere çeşitli iller işgal
kuvvetlerinin denetimindeydi. 9 Mart’ta da İngilizler, Samsun’a 200 kişilik
birlik çıkartıyor ve bir kısmını da Merzifon’a gönderiliyorlardı. Bunun üzerine
17-18 Mart 1919’da Samsun’da bulunan Türk Makineli Tüfek Birliğinden teğmen
Ahmet Hamdi Ayker, emrindeki 15-20 askeri alarak işgale karşı isyan başlattı. Bu
isyanı duyan işgal kuvvetleri komutanı endişelendi ve İstanbul’a haber
göndererek direniş hareketinin bastırılmasını istedi. Bunun üzerine Sultan,
direniş hareketini bastırmak için o bölgeye çok dirayetli bir komutan göndermek
istedi. Bu komutan da Mustafa Kemal’di. Mustafa Kemal böylelikle Samsun’a
giderek, kurtuluş mücadelesini başlattı.”
Atatürk, çözümün kurtuluş mücadelesiyle mümkün olacağını biliyordu
Akyüz, “Atatürk Samsun’a çıktığında ülkenin içinde bulunduğu koşullar içerisinde
halkın üç türlü çözüm arayışı vardı” diyerek, “Bu çözüm arayışlarından birincisi
İngiliz himayesini kabul etmek, ikincisi Amerikan mandasını kabul etmek,
üçüncüsü ise yerel direnişler başlatmaktı. Ama kimse kurtuluş mücadelesinin
başlayacağını aklına getirmiyordu. İşte! Atatürk, çözümün kurtuluş mücadelesi
ile olacağını söyleyerek, ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ demiştir” şeklinde konuştu.
Atatürk, “19 Mayıs benim doğum günümdür” diyor
Akyüz, 19 Mayıs gününün ‘Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak
kutlanma fikrinin ilk kez bir spor müsabakası sırasında dile getirildiğinden de
söz ederek, tarihteki anekdota şu sözlerle yer verdi:
“24 Mayıs 1935’te Beşiktaş kulübünün önerisi ile Fenerbahçe stadında bir spor
müsabakası yapılıyor. Beşiktaşlı yöneticiler de bu müsabaka sırasında 19 Mayıs
gününün Atatürk günü olduğunu ve 19 Mayıs’ı Atatürk günü olarak kutlayacaklarını
söylüyorlar. İlk defa Beşiktaşlı, Galatasaraylı, Fenerbahçeli sporcuların ve
halkın katıldığı bir spor gösterisinde bu fikir ortaya atılıyor. Daha sonra bir
spor kongresi yapılıyor. O kongrede söz alan Beşiktaş’ın kurucu üyesi Ahmet
Fetgeri Aşeni, bugünün Atatürk günü olarak kutlanması için önerge veriyor. Bütün
katılanlar imzalıyorlar ve teklifi Atatürk’ün onayına sunuyorlar. Teklif
Atatürk’ün onayı ile kabul ediliyor. Kanun 26 Haziran 1938’de yayımlanıyor ve 19
Mayıs, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı olarak kabul ediliyor. Atatürk de
bugüne büyük önem veriyor ve ‘19 Mayıs benim doğum günümdür’ diyor.”
SEDA TOLMAÇ.-
TİCARİ
HAYAT GAZETESİ
|